Yapmıyorsan istemiyorsundur...

Yapmıyorsan istemiyorsundur...

20 Ocak 2016 Çarşamba

Koşu ayakkabılarım üzerine

Herkese esenlikler,

Bu yazıda kullandığım ayakkabılarımı tanıtacağım.

İlki Nike Lunarglide 7. Ben eskiden beridir hep Nike kullanıcısı olmuşumdur. Koşu dünyasında Mizuno, Sketchers gibi Türkiye'de bilinmeyen markalara yöneliş olsa da ben bir Nike kullanıcısı olarak kalmaya devam edeceğim.



Ayakkabı üstte gözüktüğü gibi. Bence çok güzel gir görünümü var. Rahatlığa gelince.. Birçok Nike'ım oldu. Şimdiye kadarki en sevdiğim ayakkabım Vomero'ydu (2010). Ancak bu bambaşka. Ayakkabı sanki ayağınızla bütünmüş gibi davranıyor ve çok hafif. Bütün bunlara rağmen yastıklaması çok iyi. Ancak siz siz olun bağcıkları en üst deliği de kapsayacak şekilde bağlamayın. İlk bir ay yaşadığım tüm ağrılarımın bundan kaynaklandığını biraz acı da olsa öğrenmiş bulunmaktayım. Bunun dışında, ayakkabı hem iç hem de dış kullanım için uygun. Dış kullanım derken dağ bayır anlamayın. Bir de uyarı: spor merkezine gidip de, bir kaç şut atacağım diye basket sahasına girip ısrarlara dayanamayarak maça karışacaksanız, Lunarglide 7'yi çıkarmanızı önereceğim. Çünkü bu ayakkabı kesinlikle parke üzerinde hareket etmek için tasarlanmamış ve sürekli kaymanıza neden oluyor. Sıkılık (Fitness) çalışmalarında kullanılır mı diye sorarsanız yanıtım evet.

Lunarglide 7, 2016 Antalya  maratonunda yol arkadaşım olacakken (446 göğüs sayısı ile koşuyor olacağım), Kapadokya Ultra Maratonu'ndaki yol arkadaşım Salomon Speedcross 3 olacak.


İşin aslı dağ bayır koşusu (trail) konusunda hiçbir deneyimim yok. Hep yapmak istediğim bir şeydi ama hiç fırsat olmadı. Bu sene ilk maratonumdan sonra ilk dağ bayır koşumu da gerçekleştirmek istiyorum ve bunun için belirlediğim koşu Kapadokya Ultra Trail.  İşte bu tarz koşu için bir ayakkabı almam gerekiyordu ve bu alandaki seçimim Salomon Speedcross 3 oldu. Koşu olarak kısıtlı deneme fırsatım oldu. Taban yapısı dolayısıyla asfalta uygun olmadığını söyleyebilirim. Bugün bir şeyin daha ayırdına vardım: bu ayakkabının kar ve buzlu zeminde yol tutuşu çok iyi. Çim ve toprakta yürürken/koşarken yere çok iyi tutunduğunuzu hissediyorsunuz. Ayakkabıyı tam anlamıyla deneyeceğim bir koşuya çıkmak için sabırsızlanıyorum.




9 Ocak 2016 Cumartesi

İlk yarı maratonumu koştum...

Herkese esenlikler,

2016 yılına girmiş bulunuyoruz. Umarım tüm insanlık için barışın ve mutluluğun baskın olduğu bir yıl olur.

Bugünkü konum koşu. 2016 yılının ilk gününde şöyle bir koşayım dedim ve koşmak için Konutkent 2 Sitesi'nin C girişinin karşısında bulunan Muharrem Dalkılıç Koşu Yolu'nu seçtim.  Önceleri burasını pek sevmiyordum. Çünkü yol birden bire bitiyordu ve uzunluk 600 m civarındaydı. Sevinerek paylaşmalıyım ki, yol yenilenmiş uzunluk uzatılmış ve çok güzel olmuş. Şu anki uzunluk 1000 m'den biraz fazla (her turda 1 km'nin biraz daha erken dolmasına dayanarak söylüyorum). Yolun iniş çıkışları çok az dolayısıyla zorlayıcı değil. Ama amacınız hacim çalışması ise burası size çok uygun bir yol çünkü eklemlere binen yük çok az ve dolaysıyla da sakatlık olasılığı çok az.

Ne diyordum.. Ha, yılın ilk koşusu.. 12:00 gibi koşmaya başladım. Amacım 10 km koşup bırakmaktı. Çünkü esas koşu ayakkabılarım bile yanımda değildi. Ancak koşmaya başlayınca duygularım değişti. Olağan koşullarda, koşunun ilk 2-3 km'si ayak bileklerimde oluşan ağrıların önce ortaya çıkması ve sonra yavaş yavaş kaybolması ile geçer. Ama bu kez öyle olmadı. Yol sağ olsun, bileklerime binen yük neredeyse yok gibiydi. Ne olduğunu anlamadan 10 km'yi tamamlamıştım. Bu kadar iyi durumda olduğumu görünce ereğimi (hedefimi) 20 km'ye çıkardım. Gün içerisinde sıfır şeker yemiş olmam ve hava şartları (-11 C, aşağıdaki görselde bıyıklarımdaki donmayı görebilirsiniz) 17. km'de beni zorlamaya başladı. Ama bırakmayacak kadar güdülenmiştim. Ve son bir çaba ile ilk yarı maratonumu tamamladım. 20 km'yi 1:53'de, 21.2 km'yi ise 1:59'da koştum. Bunlar beklediğimden çok daha iyi dereceler. Tamam en iyi 10 km derecem 51 dakika ama aynı tempoyu 2 katı uzunlukta sürdürebileceğime ben bile inanmıyordum. Tüm bu veriler, ilk maraton derecem için beni daha da umutlandırdı. İlk maratonum için 4:30'ları erekliyordum. Sanırım bundan daha iyisini yapacağım.

Ne ile koştum? Koşu taytım (Türkçe karşılık aranıyor), eşimin yeni aldığı rüzgarlığım, kulaklıkarım ve Garmin Forerunner 225 saatim vardı yanımda (saat ile ilgili kendi gözlemlerimi paylaştığım ayrı bir blog yazısı yazmayı tasarlıyorum) 

Özet olarak, öz güvenimi artırdığım çok güzel bir koşu oldu benim için. Çıkardığım derslere gelince,
  • Bu tarz soğuk havalarda karşıdan gelen rüzgardan alnı korumak gerekiyor. Bunun için kulağı ve alnı aynda kapatan bant tipi çözümler kullanmak gerekli
  • İkinci 10 km için şekerli yiyecekler bulundurmalı (yola çıkış amacım sadece 10 km koşmak olduğu için yanımda şeker yoktu)
  • Her 10 km'de bir su içmeli (yola çıkış amacım sadece 10 km koşmak olduğu için yanımda su yoktu)
Dipçe: Sonunda beklediğim koşu kemeri elime ulaştı. Sarınırım koşu gereçleri ile ilgili bir yazı yazmak gerekiyor..