Herkese esenlikler,
Son 1 yılda aklıma giren ve yapmak istediğim şeyler listesine eklediğim Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı'nın bu sene 28.'si yapılacak. Eskiden başvuran herkesin kolaylıkla katılabildiği bu yarışa artık ciddi bir elemeden geçtikten sonra katılabiliyorsunuz. Organizasyonu anlayabiliyorum: Son zamanlarda bu yarışın popülaritesi çok arttı ve herkes bu ayrıcalığa kavuşmak istiyor. E toplam katılacak kişi sayısı da 1800 ile kısıtlanınca eleme yapmak zorunlu hale geliyor.
Forumlarda dolaşan dedikodular, organizasyon web sitesinin yetersiz açıklama ve yönlendirmeleri eşliğinde 12 Haziran 2016 Pazar günü Ankara seçmelerine katıldım. Seçmeler Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi Yüzme Havuzunda gerçekleştirildi. Bu vesile ile Türkiye ve Ankara'nın böyle bir tesise sahip olduğunu öğrenmiş oldum. Birçok şey düşünülmüş ve bireysel olimpik spor dallarına özel tesisler kurulmuş. Tabi kapıda yine Türk usulü, herşeyden habersiz bir güvenlik görevlisi sizi karşılıyor, bu Tanrı'nın emri. Bu olmasa tuhaf olurdu zaten...
Ben yarışlara katılmaya karar verdiğimde, ne organizasyonun sitesinde ne de webde, seçmelerle ilgili doyurucu bilgi bulunmuyordu. Bu yazıyla amacım bu tarz belirsizliklerin bir kısmına ışık tutmak.
Organizasyon duyurusunda, seçmelerin 12:00 ile 16:00 arasında yapılacağı söyleniyordu. Ancak ben 11:40'da havuza girdiğimde görseldeki doluluk vardı ve üstüne üstlük de 20 kişi yüzmeye başlamıştı bile.
Ben 108. sıradaydım. Keşke daha önce gelseydim diye hayıflandım çünkü anladığım kadarıyla insanlar 11:00 civarında gelmişler ve erkenden sıra numaralarını almışlardı.
Havuzda 10 tane kulvar var ve her kulvarda aynı anda iki kişi yüzüyordu. Her kulvarın başında ve sonunda hakemler vardı. Çok büyütülmemesi gereken ama aksayan yönlerden ilki şuydu: o anda havuzda olan yüzücülerin kaç ile kaç arasında olduğunu izleyeceğiniz bir ekran yoktu. Sıranın kaçta olduğunu anlamak içi sürekli aşağıya inip sormanız gerekiyordu. Ama dediğim gibi çok yakınılacak bir konu değil bu.
Derken sıra bana geldiğinde, bir nevi bekleme koltuklarına aldılar bizi. Bu noktadan sonra hangi kulvar boşalırsa o kulvarı oturan isimlerden çağırarak doldurdular. Kulvarın başına gittiğimizde, hakem önce kimlik denetimi yaptı ve "sağdan gidip sağdan dönün"' dışında bir kural (önümüzdeki yüzücüyü geçmemiz gerektiğinde nasıl bir yaklaşım izlememiz gerektiği gibi) aktarmadı . Çantamı camın önüne koyup son bir resim çekip havuza girdim.
En önemli dezavantajım, olimpik bir havuza girmeyeli 20 sene oluşuydu (en son 1. sınıfta ODTÜ havuzu). Ve 50 metrelik havuz boyunun beni nasıl etkileyeceğini bilmiyordum. Çünkü yıllardır hep 20 metrelik havuzlarda yüzüyordum. Ve zamana karşı yüzmeye ise Garmin Fenix 3HR'yi aldıktan sonra başlamıştım. Ve hedefim 800 metreyi 16:00 civarında tamamlamaktı. 20 metrelik havuzlarda derecelerim bu civarda çıkıyordu (Garmin ölçümleri).
Neyse, yüzmeye başladım. İlk tur sonunda havuz boyunun bana olumsuz bir etkisini görmedim. Kondisyonum yerindeydi. Ancak havuza yabancı oluşumun ilk olumsuzluğunu dönüş sırasında yaşadım. Spor merkezi veya yazlık site havuzlarında duvara elinizi uzattığınızda dokunursunuz ve duvardan güç alıp kendinizi ittirmeniz kolaydır. Ancak olimpik havuzlarda bu durum böyle değil elinizle duvarı kolaylıkla tutamıyorsunuz. Aslında yapılması gereken, su altından dönmek ve ayaklarınızla kendinizi itmek. Gençken bunu yapmışlığım vardı ama uzun zamandır yapmadığım için macera aramak istemedim. Ama işte sorun da burada yaşandı. Dönmek için elimi attığımda duvarı tutamadım ve ciddi miktarda su yuttum. Bir de kendimi istediğim gibi ittiremedim. Yani sizin anlayacağınız ilk dönüş çok kötüydü. Su yutmanın etkisi ise 1 tur sürdü.
Çıkarılan Ders 1: Seçmelerden önce mutlaka bir olimpik havuzda yüzün ve dönme yaklaşımınız üzerinde sıkı sıkı çalışın.
Bu olumsuzluğu atlattım ama 2. ve 3. dönüşlerim de çok kötü dönüşler oldu. Tüm momentumum kaybolduğu gibi, istediğim hızı da alamıyordum. 4. dönüşte tam anlamıyla durup gerçek bir itişle tura başlamaya karar verdim. Bu daha iyi sonuç verince bundan sonraki dönüşlerimde bu yaklaşımı uyguladım.
5. tura kadar benim önümde yüzen ve tempomu ayarladığım yarışmacı, yavaşlamaya başladı ve ben ona iyice yaklaştım. Bir süre kararsız kaldıktan sonra 6. turda bu yüzücüyü geçmeye karar verdim. Hakemler önündeki yüzücüyü nasıl geçileceği konusunda bir kural da söylemememişlerdi. Bir araba sollar gibi solladım ve ardından yüzücünün önüne kırdım çünkü bana söylenen tek kural sağdan git sağdan geldi. Bir ara küçük bir temas da yaşadık. Şu an düşünüyorum da, önüne kırmama gerek yoktu. Ama ondan çok hızlı olduğumu düşündükçe içim rahatlıyor, onun derecesine pek bir etkim olmadığına inanıyorum.
Çıkarılan Ders 2: Aynı kulvarda yüzdüğünüz yarışmacı sizden yavaş olabilir, geçme yaklaşımınızı belirlemeniz çok önemli. Yarışmacının solundan geçin ve aranızdaki fark iyice açılmadan tekrar yarışmacıyla aynı çizgiye gelmeyin.
O bu derken son 100 metre düdüğünü duydum. Ve tempomu artırdım. Yarışı bitirdiğimde saatim 950 metre yüzdüğümü ve bunun 17 dakika 19 saniyeden başardığımı söylüyordu. Resmi derecem ise 17:13:53. Bunu duyunca biraz üzüldüm. Çünkü tempo olarak denemelerimle aynı hızda (hatta biraz daha iyi) yüzdüğümü hissetmiştim. Ama 1 dakika 13 saniyelik bir fark vardı. Üstelik Garmin 950 metre yüzdüğümü düşünüyordu!!!.
Garmin'i yüzme için kullanmak benim için yeni. Dolayısıyla, ölçüm doğruluğunun nasıl iyileştirileceği veya Garmin'in neden böyle bir hata yaptığını tam olarak bilemiyorum. Tahminim, ilk 2 turda acemice dönme çabalarımı Garmin turu bitimi olarak algıladı ve yüzdüğüm mesafe normalden uzun çıktı. Ama görünen o ki, derecemdeki düşüşün gerçek nedeni, dönmelerde sergilediğim çok kötü performans. Dönüş başına kaybettiğim 2 saniye ve dönüşlerde kendimi yeterince itememem, yaklaşık 1 dakikalık kayba denk geliyor.
Orada bulunan tecrübeli (!) hakemlerin söylediğine göre, benim yaş gurubumda (35-39) 17 dakikalar civarı bir derece ana yarışa katılmak için yetiyormuş. Tabi ki bu hiç birşeyin garantisi değil. Sorun şu ki, tüm Türkiye ile beraber değerlendiriyorsunuz. O sene Ankara'dan katılan herkes çok kötüyken, İzmir katılımcıları çok iyi olup, tüm seçilenler İzmir'den de çıkabilir. Yani, şehirlere veya bölgelere ayrılmış kontenjan yok. Ama bununla beraber yabancılara ayrılmış kontenjan var !!! Hem de yanlış bilmiyorsam 800 kişi (forumların ve dedikoduların yalancısıyım resmen böyle bir sayı görmedim ama doğruysa ve toplam sayının 1800 olduğu düşünülürse çok büyük). Bu aşamada bunları konuşmanın bir yararı yok. Ama şu bir gerçek, organizasyon, seçmeler konusunda biraz daha şeffaf davranabilir ve mümkünse toplam katılımcı sayısını biraz daha artırabilir.
Sonuçlar 3 Temmuz'da duyurulacak. Yarışa katılma hakkını bir kazansam da bu konuları bir daha düşünmeme gerek kalmasa... Ne güzel olur..
Bir dahaki yazıda görüşmek üzere...
Güncelleme:
Seçmeler tamamlandı. Ve 17:13'lük derecem yeterli olmadı. Ancak organizasyon hem derecelerin hem de yüzmeye hak kazananların açıklanması sırasında kötü bir sınav verdi. Zaten organizasyonun web sitesi ve bilgilendirmeler iğrençti, seçilme kıstası çok kötü anlatılıyordu... Aynı durum kendini açıklama sırasında da gösterdi.
Birincisi, derecelerin açıklandığı listede yaş grupları yoktu. Yani listeye bakarak derecenizin yaş grupları içinde nerede olduğunu göremiyordunuz. İkincisi, kazananların açıklandığı listede de kazanma dereceleri yoktu.
Sanırım her ikisini de bilerek yaptılar. Yaş gruplarını bilemediğim için derecemin iyi mi kötü mü olduğunu bilemiyorum. Kazananlar listesinde ise hem yaş hem de süreler yok. Sadece bir liste. Dolayısı hiçbir şekilde itiraz edemiyorsunuz. Daha kötüsü şu, derecenizin yaş grubu içerisinde nerede olduğunu bilemediğinizden, kazanmak için sürenizi ortalama olarak ne kadar geliştirmeniz gerektiğini de kestiremiyorsunuz. Ha her sene her yaş grubunda aynı kalitede yüzücüler katılmıyor, bu doğru. Ama bu yarış uzunca bir zamandır yüzülüyor. Dolayısıyla 10 senelik ortalamalar muhakkak fikir verecektir. Neden veriler gizleniyor ki? Aslında bu sorunun yanıtını biliyorum ama..Neyse.
Ama bu bende şu duyguya yol açtı: böyle şeffaflıktan uzak bir organizasyona bir daha katılır mıyım... Bilemiyorum. Ağzımda buruk bir tat kaldı.
Çok güzel bir paylaşım. Teşekkürler...
YanıtlaSilBoğaz içi seçmeleri hakkındaki görüşlerinize katılıyorum. Bu yıl da aynı durum devam ediyor. Maalesef.. Ben de katılmamam kararı almak üzereyim.
YanıtlaSil